24 Mart 2012 Cumartesi

Singapur, Şehir Diye Buna Derim

Singapur’a vardığımda akşam olmuştu. Singapur’da Santa Bigus otelinde kalıyorum. Singapur’ın diğer ülkelere göre bayağı pahalı olduğu bilgisini vererek yazıma başlamak istiyorum. Otele gelir gelmez resepsiyon görevlisine burada kalacağım 2 gün boyunca neler yapabileceğimi sordum. Sanırım 2 gün Singapur için biraz azdı. 3 tam gün en idealiydi. Bir şekilde üç günü iki güne sıkıştırmam gerekiyordu. Öncelikle gitmek istediğim yerler gece safarisi ile meşhur eğlence parkı Sentosa’ydı.
Ertesi gün sabah erkenden bilet almak üzere gece safarisinin yapıldığı yere gittim. Burası şehirden biraz uzaktı ve oraya vardığımda akşam ziyaret zamanı geldiğinde biletlerin satıldığını söylediler. Çaresiz Sentosa’ya doğru hareket ettim. Sentosa daha çok çocuklara yönelik bir yerdi. İçerisinde Disneyland’in küçük versiyonu ve güzel bir plaj alanı vardı. Disneyland bölümüne şöyle bir baktıktan sonra plaj bölümüne geçtim. Plaj bölümünde ilgimi çeken tek şey trapezdi ve saat 14.00’de isteyen trapez deneyebiliyordu. Ben de saat 14.00’akadar plajda zaman geçirdim. Plajın sapsarı ince kumları ve muhteşem palmiye ağaçları vardı. Sanki cennette gibiydim. Öğlen yemeğimi yedikten sonra doğruca trapez yapılan alana gittim.
Trapez bölümünü idare edenler trapez yapmanın ne kadar kolay olduğunu söyleseler de biraz kol kuvveti gerektiriyordu. Artık oraya kadar gelmiştim. Denemeden geri dönmek olmazdı. Üç denemeden sonra ancak istenileni yapmaya biraz yaklaşabildim. Bir üç deneme daha yapsam tamamdı ancak kollarımda güç kalmamıştı. İstanbul’a döndüğümde kollarımı güçlendirmenin formulünü bulmalıydım. Sentosa’dan sonra tüm Singapur şehrini kısa zamanda gezebileceğim “ hiphop” otobüslerinden birine bindim. Hip hop otobüs bileti 24 saat geçerliydi. Biletimi saat 16.00 itibariyle aldığım için ertesi gün saat 16.00’a kadar”hiphop” otobüsleri ile Singapur şehrinin tamamını gezebilecektim.
Singapur son derece modern bir şehirdi. Üstü açık otobüsle, yüksek binaların olduğunu iş merkezini, little india, china town ve marinayı dolaştım. Marinadaki Sarina Bay oteli çok etkileyiciydi. Yan yana sıralanmış üç büyük bina üzerine sörf tahtası şeklinde casino inşa edilmişti. Casinonun yanında palmiye ağaçlarından yapılmış bahçe yapmışlardı. Sarina Bay oteli şu an dünyadaki en pahalı resorttu. “Hip hop” otobüsü ile ilk turumu tamamladıktan sonra “Gece Safari” si için yola koyuldum. Gece ormanın içinde vahşi hayvanları ziyaret etmek enteresan bir deneyim olacaktı. Bir buçuk saatlik yolculuktan sonra “Gece Safari”nin yapıldığı yere ulaştım. Bir sürü turist “Gece Safari” si için buraya gelmişti. “ Gece Safari”si dışında ateş dansları gösterisi ve hayvanların yaptığı showları da seyretme imkânım olacaktı. Ama en çok “ Gece Safari”sini merak ediyordum.
“Gece Safari” zamanı geldiğinde bizi normal golf arabasına göre oturma yerlerinin fazla olduğu araçlara bindirdiler. Araçta bizim dışımızda bir şoför ve bir de rehber vardı. Rehber hayvanlar hakkında bilgilendirme yaptı. Hayvanların hepsi boyunlarında zincir veya ip olmadan özgürce dolaşıyorlardı. İsteyen parkı yürüyerek de gezebiliyordu. Fotoğraf makinesi flaşının hayvanların gözünü kör edebileceğinden fotoğraf çekerken flaş kullanmamızı istediler ki bu da fotoğraf çekmemek anlamına geliyordu. 45 dakikalık gece safarisi deneyimim çok keyifli geçmişti. “Gece Safari”sinden sonra ateş dansı ile hayvanların gösterisini izledim. Saat 22.30 olmuştu. Artık otele dönme vakti gelmişti. Dolu dolu bir Singapur günü geçirmiştim. Sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder