9 Mart 2012 Cuma

Negomba…ve Hint Okyanusu

Bugün 28.Ocak sabahı, Mr.Kachana bana farklı bir şoför ayarlamıştı. Bu şoförün ingilizcesi ise mükemmeldi. Aslında tekstil işi ile uğraştığını, Bangladesh’in daha ucuz iş gücüne sahip olması sebebiyle Sri Lanka için tehdit oluşturduğunu eskisi gibi kazanamadığından turizmciliği denemeye karar verdiğini söyledi. Keyifli bir yolculuktan sonra beni Negomba’daki otelime bıraktı. Ertesi sabah beni Bangkok’a götürecek uçağa götürmesi için anlaştıktan sonra ayrıldık.
Negomba’daki otelim ödediğim ücrete ve de havaalanına yakınlığı sebebiyle iyi bir otel sayılırdı. Bu oteli Booking.com’dan bulmuştum. Odama yerleştikten sonra hemen plaja gittim. Samsarı ince sarı kumları, katamaranları ile plajın büyüleyici bir görüntüsü vardı. Kendimi hint okyanusunun sularına bırakıverdim. Saat 12.00 a geldiğinde kumsaldan ayrıldım. Rüzgâr olmasına rağmen güneş tam tepemdeydi. Güneşten kavrulmak istemiyordum. Kumsalın girişindeki Dolce isimli cafe’ye gidip kendime kahve ile birlikte üzümlü kek ısmarladım. Dolce’nin kahvesi muhteşemdi ve ikinci bir kahve daha içmek zorunda kaldım. Ve Vortex isimli kitabımı okumaya başladım. Bir saat kadar sonra İngiliz bir amca yanıma yaklaştı ve “wildlife” isimli dergideki Paraguay’da koruma altına alınan kaplanları anlatan makaleyi gösterdi. İstersem okuyabileceğimi söyledi ve dergiyi bırakıp gitti. Enteresan bir durum olmuştu ama kaplanlar ilgimi çekmişti. Tabii Paraguay’da. Kaplanların seyahat ettikleri ormanların ait olduğu şehir belediyeleri kaplanları koruyacaklarına dair anlaşma imzalamışlardı. Şimdi ise bu anlaşmanın daha da yaygınlaştırılmasına çalışılıyordu. Kaplanlar artık hem karada hem de denizde rahatça ilerleyebiliyorlardı. Aradan yarım saat geçtikten sonra ingiliz amca tekrar yanıma geldi ve makaleyi nasıl bulduğumu sordu. Ben de enteresan olduğunu kaplanları bulunduğu bölgeyi not aldığımı belki ileride onları görmeye gidebileceğimi söyledim. Faydalı olduğuna çok sevinmişti. Kendisinden ve torunlarından bahsetti. Her sene Sri Lanka’ya geliyor geçmişte birlikte çalıştığı ailenin yanında kalıyordu. Bu sene son gelişi olduğunu söyledi. Artık Kamboçya ve diğer yerlere gitmek istediğini söyledi. Sohbetimiz bittikten sonra ona teşekkür edip plaja doğru yol aldım.
Öğleden sonra deniz pardon okyanus daha da dalgalanmıştı. Rüzgâr paraşütü yapan bir sürü insan kumsala gelmişti. Sabah kıyıda duran katamaranlar birer birer denize açılmışlardı. İki saate yakın kumsalda durduktan sonra otele gidip duş aldım. Akşam yemeği için yine Dolce cafeye gittim. Akşamüstü güneşin batışına kadar orada kaldım. Bu arada kumsalda yeni evlenen bir çiftin fotoğraf çekimleri yapılıyordu. Onlardan izin isteyerek ben de onların fotoğrafını çektim. Çok şekerdiler.
Yavaş yavaş güneş batmaya başlamıştı. Güneş batışını fotoğrafladıktan sonra otele geri döndüm. Zira etrafta sivrisinekler dolaşmaya başlamıştı. Odamda yazılarımı yazdıktan sonra uyumaya çalıştım ama başarılı olamadım. Saat 4.00 gibi yataktan kalkıp hazırlandım. Taksi tam vaktinde geldi ve beni havaalanına götürdü. Uçakta sol tarafımda 2 oğluyla Saudi Arabistan’lı bir anne sağ tarafımda ise Maldiv’lerde yaşayan bir çift oturuyordu. Maldiv, Sri Lanka’dan bir saatlik uçak mesafesindeymiş. Daha önce Maldiv ile Sri Lanka’nın bu kadar yakın olduğunu bilseydim 2-3 günlüğüne Maldiv’ e de uğrayabilirdim. Bundan sonraki Asya seyahatimde Maldiv’e gitmek iyi bir fikir olabilir. %90 ı su olan bu yeri görmek güzel bir deneyim olabilir. Bu arada Saudi Arabistanlı teyzeye Mekke ve Medine’yi gördüğümü söylediğimde bir sonraki seferde beni gezdirmek istediğini söyledi. Bir turistin bilmediği daha güzel yerleri bana gösterebileceğini söyledi. Mekke’de de bir dostum olmuştu. 3 saat sonra Bangkok’taydım. Normal programıma göre vizeleri gümrükten geçerken almış olsaydım direk Laos’a gidiyor olacaktım. Ama şimdi vize işini Bangkok’ta halletmeliyim. Bangkok’ta da zaman geçirmek gerekiyormuş ne yapalım. Her işte bir hayır vardır demekten başka diyecek bir şey yok. Sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder