24 Mart 2012 Cumartesi

Fillerle Yüzmek

3.Şubat 2012 sabah erkenden kalkıp Ancient Bon Cafe’de kahvaltımı yaptım. Bugün fillerle banyo yapıp, laos köylerini gezeceğim. Benimle birlikte bu geziyi satın alan 6 kişi daha vardı. Rehberimizle birlikte toplam sekiz kişiydik. Hep birlikte tuktuka binip, kayaking gezimizin başladığı yere doğru yol aldık.
Yolda giderken kayaking malzemelerini aldık. Benim dışında herkes kayaking yapmayı dört gözle bekliyordu. Sürekli kürek çekmek genelde tercih edeceğim bir aktivite değildi. Filler ve Laos köylerini merak ettiğimden gezinin bu kısmını mecburen kabul etmiştim.
Kırk beş dakika süren tuktuk yolculuğundan sonra Mekong Nehrine kıyısı olan bir yere geldik. Kanolarımızı nehre indirdik. Kanolarımıza bindiğimiz yerde bizim gibi hareket etmeye hazır motorlu tekneler de vardı. Belki de aynı seyahati motorlu teknelerle yapmak sanki daha mantıklı olacaktı. Ne yapalım. Önce karar verilmişti. Kanolar iki kişilikti ve grubun içerisinde en şanslı olan bendim. Çünkü Kanodaki eşim Laos’lu rehber çocuk olacaktı. Ben ön tarafa oturdum. Çünkü kayakingte zayıf halka öne oturuyordu. Önde oturan sadece kürek çekiyor arkadaki ise kürek çekmenin yanında yön ayarlaması da yapıyordu. Mekong nehrinde yabani hayatın içinden geçerek ilerlemeye başladık. Etrafımızda yosun ve karides toplayan, balık tutan Laoslulardan başka kimse yoktu. Sessizce nehirde ilerliyorduk. Tur rehberimizin keyfi yerindeydi. Arada bir diğer kanodaki Avusturyalılar ile yarış yapma girişiminde bulunuyordu. Ben de bu girişime mecburen ortak oluyordum. Kırk dakikalık kürek çekme maceramızdan sonra bir köyün kıyısında kanolarımızı park ettik. Ormanlık bir alanda yürüdükten sonra şalelerin olduğu bir alana geldik. Burası fillerle gezinti yapacağımız yerdi. İsteyen ağaçlara tırmanıp şalelerin üzerinden Tarzan misali halat ile sallanarak orman yaşamını deneyimleyebilirdi.
Ben filleri tercih ettim. Benim fil, 6 yaşındaydı. İsmi ise Kachandı. (İsterseniz Laos’ta fil bakıcılığını (Mahoutluk) öğrenmek için 1-5 gün süren kurslara katılabilirsiniz. ) Ormanda Kachan ve bakıcısı ile birlikte gezinti yaptıktan sonra banyo yapmak üzere hazırlanmaya başladık. Kachan diğer filler gibi muzu çok seviyordu. Elimdeki tüm muzları kendisine vermemi istiyor, hepsini aynı anda yiyemeyince de ağzının kenarında depoluyordu. Sanki muzlar kaçacak gibi kendince önlem alıyordu. Otelden çıkarken mayomu içime giymiştim. Şortumu çıkarttıktan sonra Kachan’ın sırtına bindim. Birlikte göle doğru hareket ettik. Biraz heyecanlıydım. Göle girdikten sonra Kachan’ın bakıcısı yanımızda olmayacaktı. Kachan yavaş yavaş göle doğru ilerlemeye başladı. O kadar nazikçe adım atıyordu ki kendimi normal yolda ilerliyormuş gibi hissettim. Şelalenin derin bölümüne doğru yavaş ilerledik. Artık Kachan’ın ayakları yere değmiyordu. Ben ise Kachan’ın sırtındaydım. Kachan birden bedenini suyu daldırdı ve ben de onunla birlikte gölün içine doğru çekiliverdim. İşte o an panikledim. Çünkü nefes almak için yukarı çıkacağımız zamanı Kachan biliyordu. Büyük bir ihtimalle 30-40 saniye kadar suyun içinde kalmıştık ama bu süre bana daha uzun gelmişti. Neyse ki sonunda yukarı çıktık ve Kachan ile gölün içinde birlikte yüzdük. 20 dakikalık banyo keyfimiz çok güzel geçmişti.
Kachan’a ve bakıcısına teşekkür edip grubun diğer üyelerinin olduğu bölüme gittim. Öğlen yemeğimizi yedikten sonra tekrar kanolarımıza binip Mekong nehrindeki yolculuğumuza devam ettik. Mekong nehri gerçekten de çok büyüleyiciydi. Tamamen yabani hayatın içindeydik. Her şey çok güzeldi ancak Mekong nehrinin sakinliği bizi bayağı terletmişti. Hababam küreklere asılmamız gerekiyordu. Diğerlerine göre ben biraz daha rahattım. Laoslu rehberimiz yorulduğumu anlayınca dinlenmemi söylüyor, ben dinlenirken o kürek çekmeye devam ediyordu. Avusturyalılar ise zor anlar yaşıyordu. Yolumuz yarısına geldiğimizde nehirde biraz yüzdük ve sonra tekrar yolumuza devam ettik. Rehberimiz destek veriyor olsa da çok yorulmuştum. Sağ kolum ağrımaya başlamıştı ki artık inme vakti geldiğini öğrendim. Kanoları tuktuk’a yerleştirdikten sonra dönüş yoluna geçtik. Dönüş yolu gelişe göre daha kısa sürmüştü. Büyük bir ihtimalle arabayla geldiğimiz yolun büyük kısmını kano ile gelmiştik. Kanoları aldığımız yere bıraktıktan sonra şehrin merkezine doğru yola açıktık. Dönüş yolunda gruptaki evli çiftle sohbete başladık. Benim nereli olduğumu ve nereye gittiğimi sordular. Onlarda benim gibi Laos’tan sonra Bali’ye gidiyorlardı.Bali’de dalış konusuna geldiğimizde sohbete Avusturyalılar da katıldı. Onlar da Nusa Lembongan adasında bulunmuşlardı. Bir sürü manta ve molu molu denilen büyük balıklarımı göreceğimi söylediler. Şehrin merkezine geldiğimizde grupla vedalaştım ve doğru otele gidip duş aldım. Duş aldıktan sonra ver elini masaja. Masajdan sonra söz verdiğim gibi akşam duası için dün akşam gittiğim Watmay Souvannapouram tapınağına gittim. Tapınağa gittiğimde Laos’lu bayan ortada yoktu. Sanırım ekilmiştim. Tek başıma duayı dinlemek güzeldi. Akşam yemeğimi night marketin yakınındaki sokak restaurantlarından birinde yedim. Güzel ve değişik bir gün olmuştu. Laos’taki ikinci günüm de böylece sona ermiş oldu. Diğer günlerde görüşmek üzere Sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder