25 Mart 2012 Pazar

Ku Te Da, Beach club

Bugün 13 Şubat, sabah erkenden kalkıp her zamanki gibi sabah meditasyonumu yaptım. Burada yaptığım meditasyonlar o etkili oluyor ki anlatamam. İnşallah eve gittiğimde bu hal aynen devam eder. Meditasyondan sonra havuzda biraz yüzdüm. Duyum’da uyanmıştı. Ailesiyle sabah skype konuşmasını yapıyordu. Mis gibi Bali kahve kokusu etrafa yayılmıştı. Buraya geldiğinizde Bali kahvesini kesin denemelisiniz. Kahvaltımızı yaptıktan sonra saate baktığımızda saat 9.30 olduğunu fark ettik. Birazdan Wayan gelmiş olurdu. Hemen eşyalarımızı hazırladık. Bu arada Wayan’da gelmişti.Ve Seminyak’a gitmek üzere yola çıktık. Seminyak hayal ettiğiniz gibi deniz kenarında, güzel dükkânların olduğu Bali’yi temsil ediyordu. Buranın meşhur Beach clublarından Ku Te Da’ya gittik. Burası biraz İstanbul’u anımsatıyordu. Keyifle meyve suyumuzu içtik. Güneş bayağı ısıtıyordu. Denizde bir iki kişi dalga sörfü yapıyordu. Dayanamayıp Bali’nin meşhur pareolarından satın aldık. Buraya geldiğinizde size tavsiyem satıcıların talep ettikleri fiyatın minimum %50 sini teklif edebilirsiniz.
Öğlen yemeğimizi de burada yedikten sonra Beach club’ın içindeki elbise satan dükkâna şöyle bir göz attık. Kıyafetler muhteşemdi. Bu arada buraya gelirken bavulunuzun yarısını boş bırakın. Özellikle kumaşlar muhteşem. Buradan bir şey satın almadan ayrılamayacağınızı baştan kabul edin.Penye kumaşlar o kadar yumuşak ki bence her insanın bedeni bu penyeleri hak ediyor. Yemeğimizi yiyip biraz daha kumsalda oyalandıktan sonra saat 16.00 gibi Wayan bizi almaya geldi. Ve bizi Seminyak’ın merkezine bıraktı. Ver elini Seminyak ve güzel dükkânlar… Tabii bir miktar alış veriş yaptıktan sonra akşam yemek reservasyonunu yaptırdığımız La Lucciola restaurantında akşam yemeğimizi yedik. Güneşin batışı mükemmeldi. Güneşin batışında birkaç fotoğraf çektirdik. Fotoğraflara baktığımızda orbalarında bizimle birlikte olduğunu fark ettik. Lezzetli bir yemek sonrasında Wayan bizi Ubud’a kaldığımız villa’ya götürdü. Bugün de çok keyifli geçmişti.
Ertesi gün sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra buranın meşhur restaurantlarından Casa Luna’da yemek dersine gittik. Casa Luna’nın sahibi Janette, Avusturyalıydı. 1973 yılında buraya gelerek tesadüfen tanıştığı bir balili ile evlenmişti. Sonra da burada krallığını ilan etmişti. Buradaki tüm dükkanların sahibi yabancılara ait. Seneler öncesi gelip buraya yerleşmişler. Balililer de sanki kendilerinden biri gibi onlara destek vermişler, sevgiyle destek vermeye de devam ediyorlar.Yemek dersinden önce morning markete gittik ve böylece Bali yemeklerinde kullanılan malzemeler, özellikle baharatlar hakkında bilgi sahibi olduk. Bugün 14 Şubat sevgililer günüydü.Ve yemek dersi almak için iki evli çiftte bizimle birlikteydi. Casa Luna’da her gün farklı yemeklerin tarifi veriliyordu. Sanırım bugün biraz şanslıydık. Restaurantın sahibi Janette yemek dersinde bizimle birlikte olacaktı. Önce bize Bali’lilerin kahvaltıda yedikleri yemeklerden ikram ettiler. Maalesef Balilerin kahvaltı lezzeti bize uymuyordu. Yurdumun güzel peynir ve zeytini gözümde tütüyordu.
Bali yemeklerinin hepsi çok güzeldi biraz zahmetliydi. Biberler, soğanlar ve baharatlardan oluşan karışım bir harikaydı. Ana karışıma hindistan cevizi helvası ilave edilerek farklı tatlar elde ediliyordu. İki saat içinde 8-9 çeşit yemek yapıldı ve tabii hepsini afiyetle yedik.Yemekten sonra Casa Luna’da soğuk meyve sularımızı da içtikten sonra buradaki Starbuck’a uğradık. Evimizin kahvesinden içerek hasret giderdik. Öğleden sonrasında kaldığımız villada biraz keyif yapmaya verdik. Havuzun kenarında egzotik meyvelerimizi da alarak keyif yaptık. Akşamüstü tekrar masaj randevumuz vardı. Eve döndüğümde en çok özleyeceğim şey masaj olacak. Bir de güler yüzlü yumuşak Bali halkı….
Akşamüstü masajından sonra akşam yemeğimizi yemek için Ubud’a Cafe lotus’a gittik. Burası da lezzetli yemekleri ile meşhur bir yerdi. Burada yemek yerken cafenin tam karşısında tapınaktaki Bali dans gösterisini de seyredebiliyordunuz. Hem yemeğimizi yedik hem de Bali dans gösterisini seyrettik. Cafe lotus’tan sonra Bali gece hayatını deneyimlemek üzere Cafe Indochina ‘e gittik. Latin müziklerin çalındığı eğlenceli bir yerdi. Salsa yapan bir sürü genç vardı. Bu akşam Ubud’da son gecemizdi ve ertesi gün Nusalembongan adasına doğru yolculuğa çıkacağız. Sanırım Ubud’u çok özleyeceğim. Duyum’un yanımda olması mı yoksa buradaki insanların yumuşaklığından mı bilmiyorum burayı çok sevdim. İnşallah bir daha gelirim. Sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder